10. Sınıf Din Kültürü Nev Yayınları Ders Kitabı Cevapları Sayfa 141

10. Sınıf Din Kültürü ders kitabı cevapları her sınıf ve düzeyden öğrencilerin ödevlerine yardımcı olması için paylaşıyoruz. 2019 2020 Eğitim öğretim yılı için okullarda okutulan 10. Sınıf Din Kültürü ders kitabı etkinlik cevapları için bu sayfayı baştan sona inceleyebilirsiniz. Daha iyi anlamanız için her bir etkinliği ayrı ayrı çözümledik. Eklenmesini ve düzeltilmesini istediğin yerler olursa yorum kısmından yazmayı unutmayın.

Sayfanın Cevapları:

10. Sınıf Nev Yayınları Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Sayfa 141 Cevabı

2018 – 2019 Eğitim Öğretim yılıyla birlikte pek çok ders ve çalışma kitabı değişti. Değişen kitaplardan biri de “10. Sınıf Nev Yayınları Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Cevapları” oldu. Kitabı incelediğimizde ise Prof. Dr. Recai DOĞAN tarafından 160 sayfa olarak kaleme alındığını görüyoruz. Kitapta görseller ön plana çıkarılmış ve görsel tasarım ise Erişcan TÜRK tarafından yapılmış.

10. Sınıf Nev Yayınları Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Sayfa 141 Cevabı” ise önce sorular yazıldı daha sonra kitabın üzerinde çözülerek gösterildi. Önce sorular hemen ardından ise cevaplar mevcuttur.

SORULAR

Soru:

Ehl-i Sünnet ve Şia arasındaki inançla ilgili konulardaki benzerlik ve farklılıklar nelerdir? Arkadaşlarınızla bir şema oluşturunuz.

  • Cevap:KUR’AN-I KERİM 
    Ehli Sünnet’e Göre:
    Ehil Sünnet Kur’an’ın sıhhatine, ziyade ve noksan olmadığına ittifak etmiştir. Kur’an Arap dili kural ve usullerine uygun olarak anlaşılır. Ehli Sünnet Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğuna, hadis ve mahluk olmadığına, içinde batıl bir şeyin bulunmadığına ve müslümanların inanç ve muamelatta ilk kaynağının Kur’an olduğuna inanırlar.
    Şiiler’e Göre:
    Bazılarına göre Kur’an sıhhatli değildir Kur’an Şii inançlarından herhangi biriyle çatıştığında mezheplerine uygun garip teviller yaparlar. Bu yüzden bunlara “Müteevvile” ismi verilmiştir. Daima Kur’an toplanırken ortaya çıkan ihtilafa işaret etmeyi severler. Kendi imamlarının sözleri onlara göre güvenilen teşri kaynağıdır.
    HADİS
    Ehli Sünnet’e Göre:
    Şeriatta ikinci kaynak ve Kur’an’ı açıklayıcı mahiyettedir Peygamber (SAV)’den sahih olarak gelen herhangi bir hadise muhalefet etmek caiz değildir. Hadislerin sahih olduğunu anlamak İslam Ümmeti alimlerinin Hadis Usulü hususunda ittifak ettiği kurallara dayanır. Bunun yolu da senedin tahkikidir. Kadın ve erkek ayırdedilmeksizin adil şahısların şehadetiyle güvenilir olup olmadıkları incelenir. Her hadis rivayet edenin belli bir tarihi, rivayet ettiği hadislerin sahih olup olmadığı tespit edilmiştir. Yalancıdan, meçhul şahıslardan sadece akrabalık vasfıyla hadis kabul edilmez. Çünkü hadis rivayeti her türlü itibarın üzerinde büyük bir emanettir.
    Şiiler’e Göre:
    Resulullah (SAV)’ın ehli beytine nisbet edilen ve siyasi savaşlarında Hz. Ali’nin yanında bulunanların rivayet ettiği hadislerden başkasını kabul etmezler Hadislerin kabulünde sahih olup olmadığına, senedine ve ilmi metoda ehemmiyet vermezler. Çok defa meçhul şahıslardan rivayet ederler ve derler ki : Muhammed b. İsmail’den .o da ashabımızdan birinden, o da bir adamdan rivayet etti ki şöyle dedi…” Kitapları sıhhatinin ispatı mümkün olmayan on binlerce hadisle doludur. Ve bu hadisler üzerinde dinlerini bina etmişlerdir ” Bu tutumlarıyla Sünnet-i Nebeviye’nin dörtte üçünden fazlasını inkar etmişlerdir. Bu nokta Şiiler’in diğer müslümanlardan ayrıldığı en mühim noktadır

Müslüman din bilginleri niçin fıkhi yorumlar yapma gereği duymuşlardır? Arkadaşlarınızla  tartışınız.

  • Cevap:  İslam’ın farklı şekillerde yorumlanması siyasi itikadi açıdan olduğu gibi ameli – fıkhî açıdan da olmuştur. Ameli – fıkhi yorumlar genellikle dinin ibadet, insan ile insan ve insan ile toplum arasındaki ilişkileri düzenleyen belirli ilkeler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Yorumların ve farklılıkların hiç birisi dinin özünde ve temel ilkelerinde olmamıştır. Hz. Muhammed’in vefatından sonra dini sorunlara Kur’an ayetleri ve Hz. Peygamberin uygulamaları ile çözümler bulunuyordu. Fetihlerin artması, sorunların çokluğu ve yeni bir çok sorunun ortaya çıkışı, özellikle Hicri ikinci asırdan itibaren Müslümanları bazı konularda dini çalışma ve gayreti içerisine soktu. Giderek gelişen ve çoğalan İslam toplumunun sorunlarına çözüm bulmak için, gerekli dini düzenlemelerin yapılması şart olmuştu.

Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Yemen’e vali olarak gönderdiği Muaz b. Cebel (r.a.) ile arasında aşağıdaki konuşma geçmiştir:
“Ey Muaz! Oraya gittiğinde ne ile hüküm vereceksin?
Muaz: Allah’ın (c.c.) kitabı ile.
Ya Allah’ın kitabında bir hüküm bulamazsan?
Muaz: Allah’ın (c.c.) elçisinin sünneti ile.
Orada da bulamazsan?
Muaz: Allah’ın (c.c.) vahyi ve resulünün sünnetinden hareketle kendi görüşümle bir sonuca varırım.”
(Ebu Davud, Sünen, Akdiye, 11.)
Hz. Peygamber (s.a.v.) ile Muaz b. Cebel’in (r.a.) arasında geçen konuşmadan hareketle İslam bilginlerinin yorum yaparken uyguladıkları yöntemi arkadaşlarınızla değerlendiriniz.

  • Cevap: İnsanların inanç konusunda güvenecekleri ve rehber kabul edecekleri kaynakların neler olduğu ile ilgili ders verici bir kıssadır. 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.