11. Sınıf Felsefe MEB Yayınları Ders Kitabı Cevapları Sayfa 115

11. Sınıf Felsefe ders kitabı cevapları her sınıf ve düzeyden öğrencilerin ödevlerine yardımcı olması için paylaşıyoruz. 2019 2020 Eğitim öğretim yılı için okullarda okutulan 11. Sınıf Felsefe ders kitabı etkinlik cevapları için bu sayfayı baştan sona inceleyebilirsiniz. Daha iyi anlamanız için her bir etkinliği ayrı ayrı çözümledik. Eklenmesini ve düzletilmesini istediğin yerler olursa yorum kısmından yazmayı unutmayın.

Sayfanın Cevapları:

11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 115 Cevabı

2018 – 2019 Eğitim Öğretim yılıyla birlikte pek çok ders ve çalışma kitabı değişti. Değişen kitaplardan biri de “11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Cevapları” oldu. Kitabı incelediğimizde ise Aysun KOLUAÇIK, Haydar Sinan KOLUAÇIK, Rukiye GÜNDOĞDU AVCI, Sarper Serkan AVCI tarafından 160 sayfa olarak kaleme alındığını görüyoruz. Kitapta görseller ön plana çıkarılmış ve görsel tasarım ise Volkan NUR tarafından yapılmış.

11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 115 Cevabı” ise önce sorular yazıldı daha sonra kitabın üzerinde çözülerek gösterildi. Önce sorular hemen ardından ise cevaplar mevcuttur.

SORULAR

11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 115 Cevabı

10. Felsefi içerikli edebî eserlerin aydınlanma üzerindeki etkisi nelerdir?

  • Cevap:

    18.yüzyılda matbaaların sayısında büyük bir artış gözlenirken basılı eserler daha fazla insana ulaşmıştır. Özellikle Avrupa’da artık birçok yayına ulaşmak mümkün olmuştur. Bunun en büyük etkilerinden biri burjuva sınıfının hızla büyümesi ve felsefeyle birlikte dil ve edebiyata olan büyük ilgidir.

    Bu dönemin filozof ve aydınları sadece felsefi eserler değil farklı alanlarda da eserler vermeye başlar. Yazılan eserler genel olarak toplumu ilgilendiren problemleri ele alır. Daha çok akla yönelik felsefi eserler ön plandadır ve bunlar burjuva sınıfına hitap eder. Edebi eserleri ise daha fazla halkın sorunlarına değinerek onların duygularına dokunan eserlerdir.

    Bu dönemin atmosferini gözler önüne seren edebi eserler sayesinde felsefinin halk arasında yayılmasını sağlar. Özellikle filozofların edebi eserler kale alması düşünsel zenginliği arttırmış ve dolayısıyla halkın aydınlanmasına büyük katkılarda bulunmuştur.

11 ve 12. soruları aşağıda verilen parçaya göre cevaplayınız.
Onur Uca, “Akışlar ve İlişkiler” adlı eserinde bir fabrika çalışanlarına iki tip soru yöneltmiştir.
A) Sizce adalet iki adet çikolatayı birer birer olacak şekilde iki çocuğa vermek midir?
Yoksa iki adet çikolatayı iki çocuk arasında yapılan koşu yarışında kazanan çocuğa vermek midir?
B) Çalıştığınız fabrikada ikramiye veya pirim dağıtılmasına karar verildi. Dağıtım nasıl olmalıdır, herkese eşit mi yoksa pozisyona göre mi? İlk soruya yanıtlar, çikolatanın her çocuğa verilmesi gerektiği ve çocukların yarış ortamına alınmaması yönünde olmuştur. İkinci sorunun cevabı ise pozisyona uygun olarak iş ortamında durumların farklı geliştiği şeklinde olmuştur. Profesyonellik ve iş ahlakı bağlamında adaletin farklı uygulandığına dair duygusal yorumlardan uzak yanıtlar gelmiştir.

11. Her iki tip soru için de adalet ve eşitlik kavramlarına yapılan vurgular nelerdir?

  • Cevap: Acaba adalet herkes için mi geçerli olmalıdır hak edene mi verilmelidir ve eşitlik göreceli midir soruları sorulmaktadır.

12. Onur Uca’nın araştırmasından hareketle Fransız Devrimi ve Sanayi İnkılabı’nın etkisi altında felsefede ortaya çıkan eşitliğe dayalı toplum düzeni düşüncelerini değerlendiriniz?

  • Cevap: Herkesin bazı yönlerden eşit haklara sahip olduğu ve adaletin herkese aynı mesafede olması gerektiği ancak ödül sisteminin ise hak edene verilmesini savunmaktadır.

13. İ.Kant, “Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi” adlı eserinde insan için kesin bir buyruk, aynı zamanda genel bir yasa olmasını isteyebileceği maksime (kural) göre davranışta bulunmasıdır. Buna göre insanın kesin buyruğa uyarak hareket etmesinin amacı nedir? Açıklayınız.

  • Cevap: Kant, herkesin kabul etmesi gereken bir yasanın “ahlak yasası” olması için, bu yasanın içinde olan tüm yükümlülüklerin sonucu mutluluğun oluşmasını belirtir. Tüm diğer yaslarda da amaçlanan budur. Buradaki mutluluk insanın doğal yaşamındaki koşullarda değil zorunlu akılsal koşularda aranmalıdır.

    Kant, “Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi” adlı eserinde şuna dikkat çeker. Genel yasalarca belirlenmiş “ödev” buyruğunu davranışın maksimi gibi yani sanki kendi istemimi gibi davranışta bulun ve bu davranışın sonucunda yapılan eylemler bir araç değil bir amaç uğruna yapılmasıdır.

    İnsanın yaşamını sürdürmesi bir ödevdir ve buna herkesin doğrudan doğruya bir eylemi vardır. Ancak insanların gösterdikleri bazı endişe ve iç değerleri kuraların(maksimlerinin) çoğu zaman ahlaksal bir içeriği yoktur.

14. J. J. Rousseau’nun “İnsan özgür doğar oysa her yerde zincire vurulmuştur.” sözüne göre insan toplum içinde özgür hareket edebilir mi? Gerekçeleriyle yazınız.

  • Cevap: Toplum sözleşmesi ile bir araya gelen insanlar sonrasında çıkartılan yasalara uymak zorundadırlar.  J. J. Rousseau’nun “İnsan özgür doğar oysa her yerde zincire vurulmuştur.” Sözü de filozofun doğal yaşamdan yana olan görüşlerin neticesinde söylenmiştir.

    Günümüze geldiğimizde insanların tüm hak ve özgürlükleri belli yasa ve kanunlarla güvence altındadır. Her toplumun kendine özgü belli kuralları vardır ve kişiler bu kurallara uymak zorundadır. Aksi halde kargaşa ve düzensizlik oluşur, buda beraberinde birçok problemi beraberinde getirir.

    Bu nedenle insanın her ne kadar özgürlüğü kanunlarla güvence altına alınmış olsa da kendi istediği gibi davranması mümkün değildir.

15. J.Hyppolite’nin “Marx ve Hegel üzerine çalışmalar” adlı eserinde birey, karşıt öğretisini kendisinin dışında ve kendisine özdeş görür. Birey yok olur ve yaşam döngüsünün tekrarlanmasını sağlayan başka bir varlık haline gelir. Birey, kendisini karşıtı için ortaya koymakla örtük olarak kendi varlığını ortadan kaldırır. Çocuk ebeveynin karşıtıdır, çocuğun yaşamı ebeveynin yok oluşudur. Hegel, buna ‘yaşamın sonu gelmez döngüsü’ der. Bu durumun olumlu tarafı bireyin gelişimi ve desteklenmesi anlamına gelen yeni bir bireyin dünyaya gelmesidir.
Metinde anlatılan Hegel’in birey ve karşıtı görüşlerinin efendi ile hizmetçi, sevilen ile seven gibi insan ilişkilerinin örneğine rastlanır mı? Niçin?

  • Cevap: Evet görülebilir hizmetçi kendi varlığını efendinin varlığı için yok etmektedir.

 

4 yorum yazılmış “11. Sınıf Felsefe MEB Yayınları Ders Kitabı Cevapları Sayfa 115”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.