9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Sonuç Yayınları Ders Kitabı Cevapları Sayfa 76

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı ders kitabı cevapları her sınıf ve düzeyden öğrencilerin ödevlerine yardımcı olması için paylaşıyoruz. 2019 2020 Eğitim öğretim yılı için okullarda okutulan 9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı ders kitabı etkinlik cevapları için bu sayfayı baştan sona inceleyebilirsiniz. Daha iyi anlamanız için her bir etkinliği ayrı ayrı çözümledik. Eklenmesini ve düzeltilmesini istediğin yerler olursa yorum kısmından yazmayı unutmayın.

Sayfanın Cevapları:

9. Sınıf Sonuç Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Bingöl Çobanları Cevapları

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sonuç Yayınları 3. Ünite Şiir  Sayfa 75, 76, 77, 78, 79, 80 Bingöl ÇobanlarıMetni Etkinlik Soruları ve Cevapları

DERSE HAZIRLIK

1. Çevrenizde çok beğendiğiniz bir doğa parçasının özelliklerini sınıfta arkadaşlarınıza anlatınız.

  • Cevap: Kapadokya’ya gitmiştim. Peri Bacaları çok hoşuma gitmişti. Çünkü geçmişten beri doğa olayları sonucu oluşmuş kültürel hazine değerindedirler. 

2. Ezberinizde doğa konulu şiir var mı? Varsa arkadaşlarınıza okuyunuz.

  • Cevap: Ezberinizde doğa şiiri varsa okuyabilirsiniz. 

3. Aşağıdaki şiirlerde doğanın nasıl anlatıldığını söyleyiniz.

  • Cevapİlk iki ve dördüncü şiirde baharın gelişi ve tabiatın hareketlenmesinden bahsederken üçüncü şiirde bozkır hayatın içindeki karlı yaşamı anlatır.

9. Sınıf Sonuç Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 78 Cevabı

1. “Bingöl Çobanları” adlı şiirde sözü edilen çobanın hangi özellikleri ön plana çıkarılmıştır? Okuma yazma bilmeyen bu çoban, zamanın geçtiğini nasıl belirlemektedir?

  • CevapOkuma yazma bilmeyen, kendi halinde, büyük şehir karmaşasından uzak , sade yaşamı olan bir çobandan bahsedilir. Zaman tabiatı izleyerek onunla kucaklaşarak geçmektedir.

2. Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum,
Bu dağların eskiden aşinasıdır soyum.
Bekçileri gibiyiz ebenced buraların,
Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi,
Her gün aynı pınardan doldurup destimizi Kırlara açılırız çıngıraklarımızla.
“Bingöl Çobanları” şiirinin ilk bölümünde konuşan kişi şair değil, çobandır. Şair burada âdeta kendini silerek çobanı hâkim kılmaktadır. Bir şiirde konuşan, şairin sesini ve söyleyişini emanet ettiği kişi ya da varlığa söyleyici denir. Siz de şiirin son bölümünde konuşan kişiyi, söyleyiciyi belirleyiniz.

Şiirde birden fazla söyleyici tercih edilmesinin şiire katkısını tartışınız.

  • CevapBu, şairin, şehrin gürültülü hayatından usanmış olmasıyla izah olunabilir. Şâir, şehir hayatından memnun olmadığı için, bu basit Anadolu çocuğunun yaşayış tarzına gıpta ediyor ve onun şahsiyetiyle kaynaşıyor. Şiirine çobanı hâkim kılması, kendi yerine onu konuşturması, aynı psikolojik temayülün estetik görünüşüdür.
  • Bu biyografik bilgiyi şunun için veriyoruz: Kemalettin Kamu, ruhunda daima Bingöl çobanlarının hâtırasını taşımıştır. Şiiri, bu bakımdan içindeki çocuğun projeksiyonu mahiyetindedir. Çoban çocukla kaynaşmasının psikolojik sebebi budur.

3. Söyleyicinin Bingöl yaylalarının her karışında, yaşadığı ve tanık olduğu acı hatıralara şiirden örnekler gösteriniz.

  • Cevap: Sevdiğine kavuşamaması, başka köye gelin gitmesi,okuma yazma olmaması…

4. Okuduğunuz şiirde üzerinde söz söylenen, fikir yürütülen hangi olay, düşünce veya durumdan söz edilmektedir? Buradan hareketle şiirin temasını belirleyiniz.

  • Cevap: Çoban ve köy yaşamındaki olayların şairin hayatı üzerindeki etkisinden bahsetmektedir.

5. Söyleyiciye “kaval”ın uzun uzun anlattığı Anadolu gerçeği nedir? Bu “gerçek”ten hareketle çobanları anlayabilen, Anadolu insanıyla empati kuran, diğer insanların kişiliklerine değer veren söyleyicinin nasıl bir sosyal ortamda yetişmiş olabileceği hakkındaki düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.

  • Cevap: 2.soruda kısmen cevap verilmiştir. Yazar burada kendini ele almakta içindeki çocuğun çobanın durumunu, hatırasını ele almıştır.

6. “Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek” dizesinde duygular abartılı bir şekilde aktarılmıştır. Bir durumun ya da özelliğin bu şekilde olduğundan büyük gösterilmesine mübalağa (abartma) denir. Mübalağa sanatına şiirde başka örnekler gösteriniz.

  • CevapGörmediği gün yoktur sürü peşinde bizi dizesinde her gün yapılmayan bir eylemi abartarak her gün yapmış gibi anlatmaktadır. 

1. ETKİNLİK 

Şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda,
“Suna”mın başka köye gelin gittiği akşam.

Bu dizelerde sevgili narinliği ve güzelliği bakımından “suna”ya benzetilmiş ancak sadece suna söylenerek sevgili kastedilmiştir. Kendisine benzetilen söylenmiş ama benzeyen söylenmemiştir. Bir teşbihte benzeyen ya da kendisine benzetilenle yapılan sanata istiare denir. Sadece kendisine benzetilenle yapılan istiareye açık istiare denir. “Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!” dizesinde bayrak, kaşları çatılmış bir insana benzetilmiş ancak insan ( kendisine benzetilen ) açıkça söylenmemiştir. Sadece benzeyenle yapılan bu istiareye de kapalı istiare denir.

Siz de şiirin aşağıdaki dizelerinde geçen istiareyi bulunuz.

Cevap:Vahşi kayaları insana benzetmiştir.Fakat benzetmenin unsurlarından yalnızca birini –vahşi kayayı-söyleyip diğerini söylememiştir. Kapalı istiare vardır.

Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların
Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi,

  • CevapBu söz sanatları anlama dayalı söz sanatları olup bu tarz sanatların şiirde kullanılması şiire estetik anlamda güzellik katmaktadır. Şiirde önemli olan düz bir anlatım değil dolaylı olarak ifade edilmesidir. Bunu da mecazımürsel, istiare, teşbih gibi sanatlarda kolaylıkla bulabiliriz.Mesela

    İki kapılı bir handa

    Gidiyorum gündüz gece

    dizelerinde iki kapılı han dünya hayatı olup iki kapısından da kasıt olarak doğum ve ölüm ifade edilmiştir. Bu durum şiire ayrı bir güzellik katmakla birlikte bunu dizeleri ” Bu dünyada gece gündüz gidiyorum.” şekline çevirirsek anlatım sadeleşip sıradanlaşır.

  • 8.            

  • Gün biter, sürü yatar ve sararan bir ayla

  • Çoban hicranlarını basar bağrına yayla.

    Yukarıdaki dizelere hâkim olan duyguyu bulunuz. Bu dizelerden anladıklarınızı sözlü olarak ifade ediniz.

    Cevap: Günün bitişiyle birlikte çobanın ya da insanın ayrılığı daha baskın şekilde hissetmesinden bahsetmektedir.

9. Sınıf Sonuç Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 79 Cevabı

2. ETKİNLİK 

Şiirin “Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun” dizesinde şehrin uğultusundan usanan varlık ruh değil, kişinin kendisidir. Benzetme amacı güdülmeksizin bir kelimenin başka bir kelime yerine kullanılmasına mecazımürsel (ad aktarması) denir. Ad aktarmaları; iç-dış, neden-sonuç, sanatçı-yapıt, yer- insan, yer-olay gibi ilgilerle verilir. Bir şiirde şairin mecazımürsel, istiare, teşbih gibi söz sanatlarına başvurmasında nasıl bir amaç olabilir? Tartışınız.

CevapBir sözcüğü benzetme amacı gütmeden, gerçek anlamı dışında başka bir sözcüğün yerine (Parça-bütün, iç-dış, neden-sonuç, yazar-yapıt, yer-insan, yer-olay gibi ilgiler kurularak) kullanma sanatıdır. Anlatımı güçlendirmektedir. Sanatsal yapıyı daha iyi kurgulamaya yaramaktadır.

9. “ Bingöl Çobanları ” şiirinin son bölümünde “alçak gönüllü olma, diğer insanların kişiliklerine değer verme, toplumu önemseme ” tutum ve davranışlarından hangisine vurgu yapılmıştır?

  • Cevap

    Alçak gönüllü olma

3. ETKİNLİK 

Edebî türler, varlıklarını toplumsal koşulların gereksinimlerini kuşattıkları sürece korur. Koşulların değişmesi türlerin de değişip gelişmesi demektir. Toplumsal yaşamın karmaşık bir nitelik kazanması, sanayileşme, teknolojinin hızla gelişmesi… gibi etkenler pastoral şiir türünün de değişmesine neden olmuştur. Aşağıda Karacaoğlan ve Bahaettin Karakoç’tan iki şiir örneği verilmiştir. 17 ve 20. yüzyıl şiir örneklerinden hareketle pastoral şiirin yapısında, içeriğinde dil ve anlatımında nasıl bir değişiklik meydana geldiğini sözlü olarak ifade ediniz.

  • Cevap

9. Sınıf Sonuç Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 80 Cevabı

4. ETKİNLİK 

Aşağıda “Bingöl Çobanları” şiirinden bir bölüm verilmiştir. Bu bölümde geçen sıfatları bularak türlerine göre tabloya yazınız.
Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum,
Bu dağların eskiden âşinasıdır soyum,
Bekçileri gibiyiz, ebenced buraların.
Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi,
Her gün aynı pınardan, doldurup testimizi Kırlara açılırız çıngıraklarımızla;
Kırlarda buluşuruz kızımız, karımızla.
Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski, yeni,
Kuzular bize söyler yılların geçtiğini.
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek;
Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek,
Dolaştırıp dururuz aynı daüssılayı,
Her adım uyandırır acı bir hatırayı:

 

Bir Yorum yazılmış “9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Sonuç Yayınları Ders Kitabı Cevapları Sayfa 76”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.